Hindiçini bölgesinde Tayland, Malezya ve Singapuru görmüş olmama karşın, üniversite çağlarımızda gündemimizden hiç düşmeyen ve bugün de merak ettiğim Vietnam, Laos ve Kamboçya'ya Ekim ayı ortalarında seyahat ettim.
1.GÜN Gece 0,40 da kalkan THY'nın Bangkok aktarmalı seferiyle eski adı Saigon olup şimdilerde Ho Chi Minh denilen şehrine gittim. Uçak Boing 777/300 en büyük model olmasına karşın tamamen doluydu. Yaklaşık 300 kişinin 200'ü Bangkok'da inerken 100 kişiyle Ho Chi Minh'e devam etti.
Ancak yolda hiç beklemediğimiz bir olay oldu. Ho Chi Minh'e ineceğimiz sırada havaalanının Muson fırtınası nedeniyle bir saatliğine kapanması nedeniyle Bangkok'a geri dönmek zorunda kaldık. Kiralık olan uçakta yabancı pilot yüzünden boşuna Bangkok'a döndüğümüz konuşmaları oldu. Bangkok'da yakıt ikmali yaptıktan sonra tekrar Ho Chi Minh'e gittik ama toplam ucuşumuz 16 saati buldu.
Güleryüzlü insanların arasından yeni yapılmış düzenli havaalanından çıkımca sıcak ve rutubet yüzümüze çarpıp vücudumuzu sardı. Sanki 2 saat önce fırtına buralarda değilmiş yağmur yağmamış gibi her yer kuru ve düzenliydi.
Kısa sürede şehre vardık. Ancak olağandan çok fazla motosiklet trafiği karmakarışık hale getiriyordu. Her yönden araç ve motosiklet geliyordu. Akşamın karanlığında geri kalmış bir ülkeye geldiğimizi anlamadan rengarenk ve ışıl ışıl caddelerden geçtik. Catina caddesindeki dükkanları davetkardı. Yorgunlukla Renaissance Riverside Hotel'e yerleştik.
Rehberimizin, tüm gezi boyunca çeşmelerden su içilmemesi hatta diş fırçalamanın dahi kapalı sularla yapılması ilk ikazı oldu.
Rehberimizin, tüm gezi boyunca çeşmelerden su içilmemesi hatta diş fırçalamanın dahi kapalı sularla yapılması ilk ikazı oldu.
2. GÜN HO CHİ MİNH
Türkiye'nin yarısı kadar yüz ölçümü olan Vietnam da 93 milyon insan yaşıyor. Kuzeyde 1100km.lik Kızıl nehir, güneyde dünyanın 12. Asya'nın 7. büyük nehir olan Mekong (4350km) var. Her ikisinin de deltasında yılda 2-3 kez ürün alınabiliyor.
Ho Chi Minh |
Tropikal iklimde her türlü meyve ve sebze yetişmektedir. Deltalarda pirinç üretimi, kauçuk üretimi önemlidir. Güney Çin denizinde petrolde üretilmektedir.
1963-1976 yılları arasında devam eden ABD ile savaşın ardından geriye 2 milyon ölü, 2.dünya savaşının 4 katı bombalanmış olarak Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.
Sabah erkenden 100 km uzaklıktaki küçük bir inanç topluluğunun Kaoday tapınağını ziyaret etmek üzere yola çıktık. Şehir içi trafiğinin yoğunluğu ve yolların tek gidiş geliş olması nedeniyle yolculuğumuz 3 saat sürdü. Yol tam anlamıyla motosikletlerin hakimiyetindeydi. Etraf yemyeşil ağaçlarla ve sular içindeki pirinç tarlalarıyla doluydu. Tapınak alışılmış dinlerden farklı herkese açık hoşgörülüydü.
Kaoday Tapınağı |
Kaoday Tapınağında tören |
Cu Chi Tünel girişi |
Tuzak |
Bir kaç gün önce 102 yaşında vefat eden Vietnam'ın halk kahramanı general GİAP'ın ölümü nedeniyle gece hayatının renkli olduğunu duyduğumuz Ho Chi Minh'de dahil tüm yurtta yas tutuluyordu. Müzikli yerler , barlarda eğlence yoktu. Şehrin renkli gece halini görmeden otele döndük.
3. GÜN HO CHİ MİNH - DANANG - HUE
Sabah erkenden şehri gezmek üzere çıktık. Önce koloniyel çağlardan kalan ve şimdilerde Yeniden Birleşme Sarayı denilen binaya gittik.Ancak Giap'ın cenaze töreni yapıldığı için gezemedik. Fransızlar zamanında yapılmış 1975 de demir parmaklıklar kırılarak tankın içeri girmesiyle fiilen savaşın sonlandığı tarihi binayı görememiştik. Araç içinde bahçedeki eski tankı görme imkanımız oldu. Binanın en üstünde dans salonu ve onunda üzerinde helikopter pisti vardı.
Bugünkü Rex Otelin karşısında gene eskiden kalan Halk Komitesi Binası gayet zarif olarak duruyordu. Yolumuz Katedral ve G.Eyfel'in yaptığı Postanenin bulunduğu meydana kadar sürdü. Meydanda gelin ve damatlar fotoğraf çektirirlerken çanlı bir ortam oluşuyordu. Postane koloniyel tarzda ve hala mağrur haliyle duruyordu. İçerisi ise denir çatı ve tavan ile iç süslemeleri görülmeye değerdi.
Savaş Suçları Müzesindeki fotoğrafların bir kısmı insanın içini acıtıyordu. Amerikan askerlerinin yaptığı vahşeti ve acımasızlığı gören bazılarımızın morali bozularak erkenden müzeden çıktığını gördük. Geçirilen savaş sırasında vatanını koruyan insanların nelere maruz kaldığını ama sonunda zaferle çıktılarını görebildik.
Daha sonra bizim kapalı çarşıya benzeyen ama yiyecek ve giyecek dahi her türlü hediyelik eşya satılan Ben Thanh Market'e gittik. Yiyecek bölümü bizler için ilginçti. Doğrusu bizdekilerin ne kadar gelişmiş, zengin ve cazibeli olduğuna dair kanaatimiz pekişti.
Pirinç tarlası balığı |
Ben Thanh Market |
Ho Chi Minh'den Vietnam Hava yollarına ait uçakla bir saatte (15.00) orta Vietnam'da Danang'a geldik. Yeni yapılmış modern havaalanından çıktığımızda rutubetin ve sıcaklığın daha azaldığını hemen fark ettik. Danang'ın 35 km yakınındaki turistik Hoian ile 25 km mesafedeki dağ köyleri (Ba Na Hills-Mountain Resorts) eskiden beri turistik yerler olduğu hemen anlaşılıyor.
Denang, Ho Chi Minh ve kuzeydeki Hai Pnong'dan sonra üçüncü büyük limanı ve ülkenin dördüncü en kalabalık nüfuslu şehridir. Şehrin ortasından Han nehri geçmekte ve deniz kıyısındaki konutlar yıkılarak turizme açık hale getirilmiş durumdadır.
Çin denizine bakan kıyılarda deniz dalgalı ve bulanık görünüyor. Kıyılar güzelde olsa okyanusun dev dalgaları insanı çekmiyordu. Nerede Akdenizin billur ve masmavi denizi.
Kuzeydeki eski imparatorların başşehri Hue'ye doğru yola çıktıktan kısa bir süre sonra 7km'lik Hai Van geçidindeki (bulutlar geçidi) uzun bir tünele girdik. Tünelden itibaren ülkenin ikliminin değiştiği söyleniyor. Tünelden çıkınca lagünlerin içinde Lang Co hristiyan köyü grilikler içinde bile dikkati çekiyordu. Doğa Karadenizdeki gibi yemyeşil gökyüzü de gri ve yağmurluydu. Ancak hava hala sıcaktı.Tünelin üzerindeki Hai Van Pass geçidinde manzara çok daha güzelmiş. Kuzeye doğru çıktıkça Çin'in etkisinin fazlalaştığını görebiliyorduk. 3 saatlik yolculuktan sonra akşam üzeri, 1901'de açılmış ve 1936 Nisan ayında Charlie Chaplin'in kaldığı Saigon Morin Otele gelip yerleştik.
4.GÜN HUE
Sabah kalktığımızda bizi yoğun yağmur bekliyordu. Sanki tüm gün sürecekmiş gibi ortalık karanlıktı. Aldığımız hava tahminlerinde ise Filipinler üzerindeki NARİ tayfunun Vietnam'ın ortalarına doğru gelmekte olduğunu öğrendik. Bu şimdiye kadar alışık olmadığımız bir durumdu. Yağmur acımasız ve sürekli olabilirdi ama günlerimiz kısıtlı olduğundan biz görmemiz gereken yerlere gitmeliydik
.Hue "imparatorlar şehri" olması yanında kızlarının güzelliği ile de ünlüymüş. Bir ara başkentlikte yapmış.
İlk iş Parfüm nehrinde tekne gezisi idi. Buralardaki nehirler ülkemizdekilerden çok daha geniş, uzun ve debileri yüksekti. Doğal olarak sular bulanıktı. Tekne turunu sabah yapmamızın nedeni yağmur nedeniyle yükselen nehirlerdeki teknelerin köprülerin altından geçemeyecek olmalarıydı. Nitekim öğleden sonra yağmur nedeniyle tüm tekneler bağlı duruyorlardı.
Parfüm nehrindeki tekneler |
Tekne turu |
Parfüm Nehri denmesi etraftaki bitki ve çiçeklerin güzel kokusuydu. 4 köprü vardı. Birincisi Fransız köprüsü diye anılıyordu ve şimdilerde yaya ve motosiklet geçişlerine uygundu. İkincisi Amerikan köprüsüydü. Üçüncüsü yeni köprü iken dördüncüsü sadece demir yolları içindi.
Ejderha başlı ve rengarenk boyanmış teknelerle bir saatlik yolculuktan sonra Thien Mu'nun Padokası'na (tapınma yeri) geldik. Nehir kenarından merdivenlerle tapınağa çıktık. İki girişten sonra ana binaya gelebildik. Çoğunluğu yıkılmış bir çok binadan oluşan yer ihtişamı kaybetmiş haldeydi.
Thien Mu Tapınağı |
Thien Mu Tapınağına nehirden çıkış |
Bir sonraki durağımız "imparatorlar sarayı" idi. Yağmur olanca hızıyla durup durup yağıyordu. Fotoğraf çekmekte zorlanıyorduk. İlk intiba Pekin'deki Yasak şehir'e benziyordu. Dışarıda kale duvarları önünde su dolu kanal geçilerek içeri girilebiliyordu. İçerde büyük bir meydan ve dış kale duvarlarına yapışık bir anıt gibi duran bayrak kulesi vardı. Şehirden ve nehirden net olarak görülebiliyordu. İkinci su dolu kanal ve kale duvarını geçerek saraya girebiliyordunuz. Saray ABD yapılan savaş sırasında bombardımanlarda ağır hasar almıştı. Birçok binası yıkılmış veya tahrip olmuştu. Restorasyon çalışmaları devam ediyordu. İmparatorun ailesinin yaşadığı kısım(harem) en arkalarda ortadaydı. Saray Avrupadakiler gibi tek bir bina halinde değil ayrı ayrı binalardan oluşuyordu.
Hue Parfüm nehreine bakan kalenin bayrak kulesi |
Manderinlerin duracağı meydan |
Kale içi |
Güney kapısı |
İç Avlu |
Kazanlar |
İç sarayda girince tören yapılacak alanın kenarlarında dokuz heykel vardı. Bunlar Mandarin denilen devlet memurlarının kıdem sırasına göre duracakları yerleri gösteriyordu. Bizdeki devlet memuru sınıflandırmasını çağrıştırıyordu. Bürokrasideki 9'un 1'i değiminin buralardan yayıldığı söyleniyor.
Unesco Dünya Mirası Listesinde yer alan iki imparatorun mezarını ziyarete gittik. Kral Tu Duc (1848-1883) tarihlerinde yaşamış sinirli bir kralmış. 36 numara ayakkabı giyen 1,45 boyundaki kralın 103 eşi olmasına karşın çocukken geçirdiği kabakulak hastalığı nedeniyle hiç çocuğu olmamış. Şehir dışında yaptırdığı sarayın içinde göl ve ada inşa ettirmiş. Diğer saraylarda olduğu gibi iç içe geçen avlularla ve binalardan oluşan sarayın sonlarında lahit mezarı bulunmaktadır.
Tu Ducsaray mezarı suni göl |
saray |
İç süslemeler |
"Sonsuzluk Sarayı" ismi halk tarafından beğenmeyince ismini "Alçak Gönüllüler Sarayı" olarak değiştirmiştir. Aksi ve geçimsiz olduğunu sarayın ismini değiştirirken bile göstermiştir. Oldukça güzel bir doğada sade bir saraydır.
1885-1925 tarihleri arasında yaşayan Nguyen İmparatoru Khai Dinh(1919-1925) frapan giyinen her parmağına yüzük takan bir kişiymiş. 5 etapta 127 merdivenle çıkılan mezarı tepede görkemli bir yapıdır. İçerideki duvarlar cam mozaiğiyle süslüdür. Baktığı vadideki dağlar ejderhaya ve kaplana benzediği için bu yerin seçildiği söylenmektedir.
Khai Dinh Mezar ı |
Manderinler |
Süslü iç mekan |
Her iki kralda esasen Fransızların isteklerini yerine getirmekten başka başka bir hizmette bulunmamışlardır.
5.GÜN HUE - HOİ AN
Sabah tekrar güneydeki Danang'a gitmek üzere arabaya bindiğimizde Tayfun Nira'nın, Da Nang'daki Han nehrini taşırdığını, ağaçları ve evlerin bazılarının çatılarını söktüğünü elektriklerin kesildiğini bu nedenle gidemeyeceğimizi öğrendik. 14 iç hat uçuşunun iptal edildiği haberi bizi daha da endişelendirdi. Ama yapacak bir şeyimiz yoktu. Hue'de yağmur kesilmiş ama rüzgar başlamıştı.
Zamanı doldurmak için Hadım rahipler Tapınağına gittik. Yeşillikler içindeki padogada ayin vardı. Seyredip, nehir kenarındaki halk pazarına gittik. Fotoğraf çekmek için portreler ve ortam canlıydı. Motosikletle gelen insanlar alışveriş yapıp gidiyordu. İlk kez gerçek Vietnamlı yaşamını gördük.
Hadım Rahipler Tapınağı |
Hue'de pazar alışverişi |
Pazar yeri |
Eşya taşıma |
Öğlen yemeğinde, Hoian'ın boşaltıldığını sel baskınları ve elektrik kesintileri nedeniyle oraya gitmeyi ertesi güne bırakıp geceyi Danang'da geçirmeye karar verdik.
Yolda yerleşim yerlerinin çoğunda yol kenarlarında kırılmış veya kökünden sökülmüş ağaçlar ve yerlerde telefon telleri gördük. Yağmur ve rüzgar kesilmiş ancak her tarafta sular vardı. Şehirde elektrik yoktu. İnternetten 4 kişinin öldüğünü ve tayfunun içerilere gücünü kaybederek gittiğini öğrendik.
Lang Co'da fırtına |
Nira tayfunundan korunma |
Kökünden sökülen ağaçlar |
Rehberimizin Danang'da bulduğu beş yıldızlı Hagl Plaza Oteline geldik. Elektrik olmadığı için jeneratör ile aydınlatma ve asansörler çalışıyor fakat havalandırma çalışmıyordu. Katlanmak durumundaydık. Ancak akşam elektrik gelince hayat normale döndü.
Vietnam'da nüfusu erkeklerden fazla olan kadınlar ön planda görünüyorlardı. Toplum iş birliği ve dayanışmayı iyi biliyordu. %65'i budist olan ülkede öldükten sonra ruhlarına dua edilmesi arzusu nedeniyle çocuk sahibi olmak herkes tarafından arzu edilmekteymiş. 93 milyonluk ülkede hızlı nüfus artışı nedeniyle 2 çocuktan fazlasına sahip olmak yasaklanmış.
Sonuçta, NİRA yüzünden 4. günümüz zayıf geçmişti ancak yoğun programda bu ara bize iyi gelmişti.
6.GÜN HOİAN – HANOİ
Nira tayfunun ikinci gününde şehir hayatı normale dönmüş ancak
kökünden sökülen binlerce ağacın temizlenmesi bitmemişti. Belediye ve kişiler
harıl harıl çalışıyorlardı.
Erkenden Çam müzesine gittik.
Çamlar, Çin’den gelip Hoian yakınlarında şehirler kuran bir ırkmış. Eski
çağlarda Hoian’ın Thuban nehri ve tropikal ürünleri nedeniyle önemli bir
limanmış. Çamlar kayalardan mezarlar ve tapınaklar yaparak günümüze kadar
kalabilmişler.
İkinci görülecek yer Mermer dağıydı.
Dümdüz Han ve Thuban nehirleri deltalarıyla dantel gibi işlenen ovada tepe
denecek az sayıda yükseklik vardı. Danang’dan güneye Hoian’a giderken sağda
300m. yüksekliği geçmeyen beş tepeden biri olan mermer tepesinden mermer
üretiliyormuş. Bu tepelerin yalın kayaları ve ormanlarıyla eski çağlarda
insanları etkilediği bu nedenle de pagoda ve tapınaklar yaptıklarını öğrendik.
Ayrıca tepedeki mağara da ilginçti.
Hava sıcak ve boğucu rutubetliydi.
Neredeyse durduğun yerde vücudum ter kusuyordu. Mümkünse kıpırdamak
istemiyordum. Mermer dağına çıkarken merdivenlerin yorması dışında terletmesi
dayanılmazdı. Gruptaki bazı arkadaşlar indiğimizde yeni teashirt almak zorunda
kaldılar. Ancak Mermer dağının tepesinden okyanus ve çevre manzarası
emsalsizdi. Alternatifi yoktu.
Dağın bir tarafından çıkıp diğer
tarafından inmiştik. Hoian'a doğru yola koyulduk. Dümdüz yolda solunuzda
yeşillik ve kumsal sağınızda ova yer alıyordu. Hoian’a yaklaştıkça deniz
kenarında tatil köyleri ve oteller belirmeye başladı. Antalya’nın ilk
zamanlarını andırıyordu. Son yıllarda Golf otelleri yapılmaya başlamış.
Amaçları zengin turistleri çekmek olduğu anlaşılıyor tıpkı Türkiye gibi.
Yol tek şeritli ama etrafı
yemyeşildi. Hoian, Ho Chi Minh’in kuzeyindeki Vietnam'ın en turistik şehri Nha Trang’a (Vietnam’ın Antalya’sı) yetişmeye çalışıyorlardı.
Yolda tayfun dolayısıyla çatısı
uçup müşterileri boşaltılan bizim de kalacağımız Palm Garden Otelin önünden
geçtik. İn cin top atıyordu. Bir an buraya yapılan yatırımın geri dönüşü
gecikti diye düşündüm.
Deniz kenarında palmiyeler ve
kumsal olan bir yerde durduk. Okyanus uçsuz bucaksız ve sonsuz görünüyordu.
Dalgalar, Türkiye’de fırtınayla gelenlerden büyüktü ama bunu rüzgar
desteklemiyordu. Hafızalarımızda yer eden Pasifikteki tropikal adalara
benziyordu. Ama rutubetli havada (görecek yerlerimiz olduğu için) Çin denizinin
ve kumsalın tadına bakamadık.
Hoian orta çağdan kalmış tarihi
yapılarını koruyabilmiş bir kasabaydı. Orta çağlarda ticaret (takas yoluyla
ithalat ve ihracat) yaparak zenginlemiş
ancak günümüzde bu üstünlüğünü Danang’a kaptırmıştır.
Nira tayfununda Thuban nehri
taşınca kenarındaki iskele ve yolu su basmıştı. Eski şehir nehre paralel üç
yoldan oluşuyordu. Hepsinde 15 ve 16 yüzyıldan kalma tahta mağaza, depo ve
evler bugün dükkan olmuş durumdaydı.
Bugünkü turizmden bağımsız geçmişinde ticaretin yoğun olduğu hemen belli
oluyordu.
Hoian Çin tapınağı |
Çinliler, ilk gelen Portekizliler
ve diğerleriyle ticaret yapmak üzere kasabada mahalle kurmuşlardı. Ancak Thuban
nehrinin içeriye giren kollarından birisinin karşı tarafına yerleşen Japonlarla
ilişkileri yapılan tahta Japon köprüsünden (1595) sonra artmıştır.
Hoian’dan ayrılıp 18,30 uçağı ile
Vietnam’ın başkenti Hanoi’ye uçmak üzere Danang havaalanına hareket ettik.
Yepyeni havaalanı nüfusa göre tenhaydı. Uçuşların liberalleşmesinden
sonra iç hat uçuşlarının ve havaalanlarının sayılarının ve adetlerinin
arttırılması gerekir.
Zamanında kalkıp inen uçaktan
Hanoi’de çıktığımızda ilk dikkatimizi çeken, Ho Chi Minh ve Danang havaalanlarında
ücretsiz olan otoparkın ücretli oluşuydu.
Hava, rutubetten ve sıcaktan
kurtulmuş Ege’nin sonbahardaki haline dönmüştü. Yağmur Musonlara göre
yağıyordu. Ancak kuzeye çıktığımız için sıcaklıkla birlikte şiddet ve
sürekliliği azalmıştı.
Otobüsle paralı otoyola çıkınca
buranın başkent olduğunu hemen anladık. Ho Chi Minh nüfus ve ekonomik (Vietnam
GSMH %35’ini yaratıyormuş) olarak daha büyük olmasına karşın otoyolu,
yollarda reklamları daha azdı. Hanoi’de yollar, kavşaklar daha düzenliydi.
Yorulmuş, acıkmıştık. Sıcak ve
rutubetten, serin ve yağışa gelmiştik. Sanki iklim değiştirmiştik. Yemeği yiyip otele giderek hemen
dinlenmeye çekildik.
7.GÜN HANOİ ŞEHİR GEZİSİ
Hanoi’de sabaha kapalı ve yağmurlu
bir günle başladık. Hava dün Danang’da olduğu gibi rutubetli ve sıcak değildi
hatta serin bile denilebilirdi. Şehir turu yaparak güne başlayacaktık.
8 milyon nüfuslu şehirde 4 milyonun
üzerinde motosiklet vardı. Fransızların egemenliğinde geçen yaklaşık 100 yılda
birçok sarı bina koloniyel tarzda yapılmıştı. Koloniyel binalar bugün bile
kullanılmaktaydı. Daha tarihi ve oturmuş bir şehir görünümündeydi. “Geçmiş
çağdan kalmış sararmış şehir” diyorlardı Hanoi’ye. Şehir göllerle doluydu.
Çevresi 12 km.olan Batı gölü yolla küçük ve zarif beyaz gölden ayrılıyordu.
Saigon (Ho Chi Minh) çılgın bir
şehirken Hanoi dengeli görünüyordu.
Göl kenarında Ngok son tapınağına
gittik. Yağmur devam ediyordu. Yeşillikler içinde huzur dolu bir tapınaktı.,
Ho Chi Minh’in 1969’da ölümünden
sonra 1973’de eski Fransız valisinin rezidansının yanına anıt mezar yapılmış.
Mezarın solunda Vietnam Komünist Partisi Genel merkezide Fransızlardan kalan
sarı renkli hoş bir bina yer almaktadır. Anıt mezarın önündeki büyük meydandan
sonra yapılmakta olan parlamento binasıyla yine Fransızlardan kalan binada Dış
işleri Bakanlığı bulunmaktadır.
İçindeki heykelin her yıl Ekim
Kasım aylarında Rusya’ya tamire gitmesi nedeniyle biz anıtı sadece dışarıdan
görebildik.
Ho Chi Minh, Fransızlardan kalan
binayı 1954-1958 yılları arasında ev olarak kullandıktan sonra alt katı açık ve
tik ağacından yapılan yeni evinde ölünceye dek oturmuş. Evlerin ikisi de sade
ve kullanışlıdır.
Anıt mezarın arkasındaki parkın
sonlarına doğru tek sütunlu pagoda havuzun içinde kuş yuvası gibi sevimliydi.
Ho Chi Minh’in en önemli görülecek
yeri, Konfüçyüs’ün Edebiyat tapınağıdır. Üniversite düzeyinde olan okul 1070
tarihinde açılmış 15.yüzyıldan itibaren öğrencilerini sınavla almaya başlamış
19.yy da kapanmış.
Bir kompleks içinde yer alan okul
ve tapınak Çin’deki yasak şehir gibi birçok binadan oluşmaktadır. İçeriye doğru
kapılardan geçilerek gidilebiliyor.
Okul birincilerinin isimleri taş
tabletlere yazdırılmış. Aralarında öğrencilerinde olduğu çok sayıda ziyaretçi
vardı. Aynı düşünce tarzına sahip iyi öğrenim almış devlet adamları yetirmek
amacı o dönemde de varmış.
Öğleden sonra üç tekerlekli
bisikletin önüne oturarak şehri gezdik. Hayat bisiklet, motosiklet ve küçük
dükkanlarla akıp gidiyordu. Yoğun nüfus yanında ekonomi canlı görünüyordu.
Gayri Safi Hasılası 150 milyar $
civarında olan Vietnam’da kişi başına gelir 2500$ civarındadır. Fakirlik
kırlarda daha fazladır. Hanoi’de yabanı firmalar ve kamu olması nedeniyle ülkenin
en lüks arabaları görülüyordu.
Saat 15,30 daki seansta “su
kuklaları” gösterisine gittik. 100,000donk (5 dolar) tutar girişe bir dolarlık
fotoğraf parası da ödedik. Bir saat süren su içinde kuklaların gösterisi hoştu.
Çarşılar gösterinin hemen yanında
olduğundan etrafa bakınma fırsatımız oldu. Vietnam’da yapılan spor ayakkabılar,
çantalar ve ipek ucuz. Ancak bazı yerlerde pazarlık edilmeli.
8.GÜN HANOİ - NİNH BİNH - HALONG
Sabah kalktığımızda yağmur yağmaya devam ediyordu. Biz gidinceye kadar biter umuduyla 8,30 da yollara koyulduk. Yolumuz 3 saat sürecekti. Genellikle tek şeritli yollarda bisiklet, motosiklet ve yağmurla mücadele ederek Ninh Binh'e ulaştık.
Catherine Deneuve'un oynadığı Indochine filmiyle ünlenen Tam Khong nehrinde yoğun yağmur altında sac kayıklarda nehir turu yaptık. Indochine filminin çevrilmesi sırasında C.Deneuve'un Halong Dream otelinde kalmıştır.
Kayıkçıların ayaklarıyla arkada kürek çektikleri kayıklarda pirinç tarlalarının nehire karışmış olduğu deltada gezintiye başladık. Jeolojik harikalar yaratan kayalardan oluşmuş küçük tepelerin etrafından dolaşan nehir insana doyumsuz zevkler sunuyordu. Ancak yağmur olanca hızıyla devam ettiğinden satın aldığımız naylon yağmurluklar bizi korumayı başaramadı. Bunda bizim sürekli fotoğraf çekme arzumuz da etkili oldu.
Catherine Deneuve'un oynadığı Indochine filmiyle ünlenen Tam Khong nehrinde yoğun yağmur altında sac kayıklarda nehir turu yaptık. Indochine filminin çevrilmesi sırasında C.Deneuve'un Halong Dream otelinde kalmıştır.
Tam Khong nehri |
Nehrin derinlikleri |
Kayıkçıların ayaklarıyla arkada kürek çektikleri kayıklarda pirinç tarlalarının nehire karışmış olduğu deltada gezintiye başladık. Jeolojik harikalar yaratan kayalardan oluşmuş küçük tepelerin etrafından dolaşan nehir insana doyumsuz zevkler sunuyordu. Ancak yağmur olanca hızıyla devam ettiğinden satın aldığımız naylon yağmurluklar bizi korumayı başaramadı. Bunda bizim sürekli fotoğraf çekme arzumuz da etkili oldu.
Nehir bir ara kayalıkların altından mağara tüneller yaparak akmaya devam etti. Mağaraya girerken ve çıkarken muhteşem görüntüler oluşuyordu. Doğa buraya bonkör davranmıştı ama çok ıslanmıştık. Bir an önce kuru bir yere gitme isteğimizle nefes kesen manzarada daha fazla kalma isteğimiz arasında gidip geliyorduk.
Kayıklar bizi iki mağaradan geçirecekken biz birinci mağaradan dönmeyi tercih ettik. Kıyıya geldiğimizde türkçedeki deyimle ... kadar ıslanmıştık. Kayıkçıların ısrarla bahşiş istemesi ve resim çekenlerin satma girişimleri bizi sıktı. Ancak sonradan öğrendiğimize göre teknede kürek çeken kadınlar evlerde yaptıkları el işlerini satmak için sürekli ısrar ederek geziyi ticarete çevirmişler.
Ninh Bing'den Vietnam'ın en turistik yeri Halong'a yolculuğumuz 5 saate yakın sürdü. Yer yer çiftyol olan yolda yapım çalışmaları ve yağmur hızımızı kesmişti. Akşam yemeğine geçte olsa yetişebildik.
Bugünkü gezimizin yaklaşık 8 saati yollarda geçmişti. Romantik ve doyumsuz nehir sefamız iki saat yerine yağmur yüzünden bir saat sürmüştü. Keşke daha fazla nehirde gezebilseydik.
Vietnam' geldiğimizden beri sıcak ve rutubet yanında tayfun ve şiddetli ve sürekli yağmurlara yakalanmıştık. Tropikal iklimi olan Vietnam'a Muson yağmurlarından sonra Kasım - Mart döneminde gelmek daha doğru diye düşündük. Bana kalırsa Aralık-Şubat arası daha uygun olabilir.
Budizmin %65 gibi yaygın olduğu Vietnam'da "Atalara Tapkı" çok daha yaygın bir inanışmış. Geriye doğru 4 nesil atalarla dertleşmek olan inanca göre çocuk sahibi olunması şart. Bu nedenle fazla çocuk yapan Vietnamlıların karşısına şimdilerde aileler ancak 2 çocuk sahibi olabilmektedirler. İşin ilginç yanı Vietnam'da bir insan aynı anda budist, taoist, atalara tapan ve katolik veya müslüman olabilir. Yani din insanların içlerinde iken devlet işlerine hiç bulaşmamaktadır.
Yarın Halong Körfezinde 4 saatlik bir yolculuktan sonra Hanoi'den Laos'a Luang Prabank'a geçeceğiz.
9.GÜN HALONG
Sabah uyandığımızda dışarısı bulutlu ve ıslaktı. Acaba yağmur devam ediyor muydu? Dün Ninh Binh'de romantik nehir turunda yağmurdan neredeyse resim çekemez hale gelmiştik. Ama bugün şansımız dönebilirdi.
Halong'da ana kara (Bai Chay) adaya (Hon Goi) köprüyle bağlanıyor. Körfezde Ninh Binh'deki gibi sivri kayalardan ve yeşilliklerden oluşmuş binlerce ada var. Aslında bunlara ada demekte doğru değil. Bunlara bizim Kapadokya gibi doğal oluşumlar.
Halong |
Halong |
Bu adalara karadan baktığınızda dragonların sırtlarını görebilirsiniz. Hele körfezin tam ortasında iki horozun diklenmesine benzeyen kayalar turkuaza benzeyen denizde nefis görünüyor. Biz bindiğimiz teknede güzelliği öğle yemeği dahil 4 saate yakın süren yolculukta doyasıya seyretme imkanı bulduk. Ama doğrusunu isterseniz benim aklım hala Tan Khong nehrindeydi.
Halong Horoz kayalıklar |
Mağara içi |
Gemiden 12,30 inip bindiğimiz arabamızla , 4,5 saati geçen yolculukla Hanoi'ye geldik. Saat 18,30 daki Laos havayollarının pervaneli uçağıyla Luang Prabang!a (Laos) geçecektik.
VİETNAM GENEL
95 milyona yaklaşan nüfusuna rağmen Türkiyenin yarısı kadar yüz ölçümüne sahip Vietnam da halkın %65'ı Budisttir. Dinin toplum üzerinde devlet işleriyle ilgili baskısı yoktur.12 milyonluk en büyük şehir Ho Chi Min (Saygon) ile kuzeydeki 8 milyonluk başkent Hanoi arasındaki uzaklık 1,750 km yakındır.
Kuzeydeki Tibet platosu (ortalama yüksekliği 4500-500m) Muson yağmurlarına neden olmaktadır. Mevsimler kurak(Kasım-Mart) ve yağışlı(Nisan-Ekim) olarak ikiye ayrılmaktadır. Muson zamanı yağmurlar şiddetli ve devamlıdır. Bıktırıcı yağmurlar bittiğinde kurak mevsimde sıcaklık ve rutubet hakimdir.
Tibet platosundan doğan Mekong nehri Çinden sonra boydan boya Laos'u geçip Kamboçya üzerinden güney Vietnamdan denize dökülür. Nehir geçtiği her yere hayat vermektedir.
Kuzey komşusu Çin ile tarih boyu savaşmıştır. Etkisi her yerde hissedilmektedir. Bugün bile Çin tehdidine karşılık başta ABD olmak üzere batılı ülkelerle iyi ilişkiler içindedir.
İnsanların çoğu bisiklet ve motosiklet kullanmaktadır. Saygon da 8, Hanoi'de 4 milyon motosiklet olduğu sanılmaktadır.
Sebze yetiştiren Vietnamlı kadın |
İnce uzun Vietnam'ın güneyindeki Mekong deltası ile kuzeydeki Kızıl nehir deltasında yılda 2 veya 3 kez pirinç üretilir.(20 milyon ton) Bunu kahve, kakao, muz takip eder. Güney kuzeye göre daha sıcak ve verimlidir. Gayri Safi Yurt içi hasılanın %35'ini Saygon civarı üretmektedir. Çin denizinde petrolde üretmektedir.
İhracatta en büyük payı ABD alırken ithalatta Çin en büyüktür. Yabancı doğrudan yatırım son yıllarda başta ayakkabı sanayi olmak üzere hızla artmıştır.
19yy ortalarından 20 yy ortalarına kadar Fransız hakimiyetinde kalan Vietnam kuzey, güney olarak bölündükten sonra 1965-1976 arasında ABD ile ülkesini kurtarmak için savaşmıştır.1976'dan beri Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti olarak devam eden ülkede 2004'deki ABD başkanı Clinton ziyaretinden sonra ilişkiler daha olumlu hale gelmiştir.
Kuzey komşusu Çin ile Paracels ve Sprakleyn takım adaları konusunda ihtilafı bulunan Vietnam, Rusya ve ABD ilişkileriyle dengeli büyümeye çalışmaktadır.
Halen bakir olan ülkenin, farklı kültürleri ve coğrafyayı öğrenmek açısından ilginç olduğunu söylemeliyim. Fırsatı olanlar mevsime dikkat ederek buraları gezebilir.
Not: Turu tamamlamak için Laos ve Kamboçya yazılarıma da bakabilirsiniz.
Teşekkürler Halil'cim. Sevgiler. Haldun Şimşir
YanıtlayınSilHalduncum beğendiğine sevindim.
vietnam, lao ve kamboçya gezini zevkle okudum.resimlerin harika, zahmetlerine değmiş. cihangir -
YanıtlayınSilCihangir teşekkür ederim.